Paylaş

İzmit Belediyesi, kentin unutulmaya yüz tutmuş somut olmayan kültürel miras ögelerini geçmişten bugüne büyüklerimizin hatıralarıyla anımsamak adına hayata geçirdiği Somut Olmayan Kültürel Miras Envanteri projesinin ilk ayağında Sapakpınar’ın çınarlarıyla buluştu

İzmit Somut Olmayan Kültürel Miras Envanteri çalışmalarına başlayan İzmit Belediyesi, kırsal mahallelerde kaybolmaya yüz tutan gelenek ve göreneklerin; toplumsal uygulamaların, yemeklerin, tarım ve hayvancılık yapma biçimlerinin izlerini sürüyor. İzmit’in unutulmaya yüz tutmuş somut olmayan kültürel miras ögelerini geçmişten bugüne hatıralarıyla anımsayan, kayıt altına alan ve gelecek kuşaklara aktarmayı hedefleyen İzmit Belediyesi, Sapakpınar Mahallesi’nin çınarlarıyla bir araya geldi.

GEÇMİŞİN İZLERİ SÜRÜLDÜ

İzmit Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü, Basın ve Yayın Müdürlüğü, Muhtarlık İşleri Müdürlüğü ve Muhtar Hizmet Masası’nın katkılarıyla gerçekleştirilen çalışma kapsamında Sapakpınar’ın yerlileri Hüsniye Tunç ve Hikmet Yılmaz ile bölgenin geçmiş yaşantısına, düğün, doğum, bayram zamanları yapılan özel kutlamalara, pişirilen yemeklere, köyde eskiden var olan imece geleneklerine ışık tutan görüşmeler gerçekleştirildi.

TUNÇ, “PARAYLA YAĞ ALMAYI BİLMEZDİK”

Sapakpınar’da doğup büyüyen Hüsniye Tunç, “Eskiden 90 dönüm tarlamız vardı. O tarlaya keten ekerdik. İpimizi ketenden yapardık, çuvalı ondan dokurduk. Kilimlerimiz ondan dokunurdu. Koyunların yünleri ile beraber dokurduk onları. Eskiden yağa para vermezdik. İnekten peynirimizi, sütümüzü yapardık. Parasız bir şeyler oluyordu yani. Çok güzel bir şeydi. Şimdi bir memleketten yağ gelecek de yiyeceğiz. Nereden geldiği belli değil. Biz eskiden parayla yağ almayı bilmezdik.

“GÜZEL BİR YAŞANTIMIZ VARMIŞ”

Şimdi gübre pahalı deniyor ama biz gübre atmazdık ki. Hayvanların gübrelerini götürür tarlaya yayardık. Şimdi her şey para ile alınıyor. Gübre alıyorsun parayla diyorlar. İneğe yem veriyorsun parayla. Biz yem almazdık ki ineğe. Kendimiz tarladan eker çıkarırız buğdayı öğütürüz. Ununu elediğimiz kepekle hayvanlara samanlarını ıslatırız. Bir düşündüm geriye baktım da hakikaten güzel bir yaşantımız varmış” ifadelerini kullandı.

YILMAZ, “HER ŞEYİ BAHÇEMİZDE YETİŞTİRİRDİK”

Sapakpınar Mahallesi’nin yerlisi 1939 doğumlu Hikmet Yılmaz, “Annemin babaları Bulgaristan Varna’dan buraya göç etmişler. Balkanlardan gelmişler ya, havadar yer aradıkları için burayı seçmişler. Eskiden çarşıdan, manavdan bir şey almazdık biz. Hayvanlar varken kesiyorduk bir oğlak, et öyle yiyorduk. Öyle gidip Akmeşe’den bir kilo et alıp da yemek değil yani. Her şeyi bahçemizde yetiştiriyorduk. Domatesi, biberi, fasulyeyi, kabağı aklınıza ne geliyorsa bahçemizde yetiştirirdik.

“ESKİDEN HER ŞEY DOĞALDI”

Kesinlikle hiçbir ilaç bilmezdik biz. Her şey sadeydi, doğaldı. Şimdi yediğimiz ekmekten tutun da ilaçsız hiçbir şey yok. Süt ineğim vardı. İnsan gibi dilden anlarlardı. Ben çok severim hayvanları. Ben ona sesleneyim, neredeyse hemen gelirdi. Yemlerini yerken melül melül bakarlardı. 100 tane keçiyi annemle ben sağardık. 4 tane manda ineğimiz vardı. Genelde yaz mevsiminde olurdu sütleri. 15 tenekeye kadar ekşimik yaptığımızda 15 kiloya kadar da tereyağı yaptığımızı biliyorum” şeklinde konuştu.

DEVAM EDECEK

Unutulmaya yüz tutmuş gelenek ve göreneklerimizin peşinde, kültürel mirasımızın izlerini sürmeye devam edecek olan İzmit Belediyesi, diğer kırsal mahalle ve köylerle birlikte kentin birçok noktasında somut olmayan kültürel miras envanteri çalışmalarına devam edecek. Sözlü tarih ve görsel tarama çalışmaları sonrasında, İzmit’in kültür hazinesine değerli bir katkı sunmak hedefleniyor.

Somut Olmayan Kültürel Miras Envanteri ilk bölümü izlemek için;

 

Haber

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.