Paylaş

Saadet Partisi Kocaeli Kadın Kolları Aralık Ayı İl Divan Toplantısını, il ve ilçe yönetim kurulu üyelerinin katılımıyla Kocaeli Kongre Merkezi Selim Sırrı Paşa Toplantı Salonunda gerçekleştirdi. 2022 yılı çalışmalarının değerlendirildiği ve 2023 yılı çalışma hedeflerinin verildiği toplantının açılış konuşmasını İl Kadın Kolları Başkanı Reyhan Şengün yaptı.

“Yeni Bir Yüzyıl” için Besmelemizi Çekiyoruz

Yılın son il divan toplantısında, 2022 yılı çalışmalarımızı değerlendirmek ve 2023 yılı çalışma hedeflerini sunmak için bir araya geldik.  “Yaşanabilir bir Türkiye”, “Yeniden Büyük Türkiye”, “Yeni Bir Dünya” ve “Yeni bir Yüzyıl” için besmelemizi çekiyor, kollarımızı sıvıyor ve yola koyuluyoruz. Yapacak çok işimiz ve atacak çok ama çok adımımız var. Çünkü bizi hasretle bekleyen insanlarımız var.” sözleriyle konuşmasına başlayan Şengün, şöyle devam etti:

Tedaviden Önce Teşhis Şarttır

Tedaviden önce teşhis şarttır. Tedavi edilecek hastanın tomografisinin ve MR’ını çekmenin doğru tedavinin ilk adımıdır. Şimdi sizlerle 20 yılın sonunda, gelinen bu noktada 2022 Türkiye’sinin tomografisini bir görelim.

“Kurulan cümlelerin toz pembeliği ile, gerçek hayatın üzerine çöken kara bulutların arasındaki renk farkına bir göz atalım.  İnsanımızın önceliği ekonomi, çünkü kanayan derin bir yara. Ancak bilinmelidir ki; diğer her şey sonuç, adaletsizlik ve hukuksuzluk sebeptir! Devlet yönetiminde ve kamusal hayatta gömleğin ilk düğmesi adalettir, hukuktur! Bizler bugün, gömleğin o ilk düğmesinin yanlış iliklenmesinin, hatta son yıllarda koparılıp bir kenara atılmasının sonuçlarını yaşıyoruz. Bir ülke düşünün, koca koca adalet sarayları inşa edilsin; fakat aynı zamanda onlarca yeni cezaevi açılsın. Bir ülke düşünün ki; cezaevleri tıklım tıklım dolu olsun, adalet mekanizması, siyasilerin elinde adeta bir kılıç gibi kullanılsın. İnsanlar konuşmaktan, tweet atmaktan korkar hale gelmiş. Yasaklarla mücadele edeceğini söyleyenler ise yasakçı zihniyetin bizzat baş aktörü olmuş!”

Adalet düğmesi yanlış iliklenince ekonomide ve diğer her alan duvara toslamamak mümkün değildir!

Adalet açığını kapatmadan; cari açığı, bütçe açığını ve dış ticaret açığını kapatmak mümkün olmaz!

Hukuksuzluğun norm haline geldiği bir ülkede, gelir dağılımındaki adetsizliği gidermek mümkün mü?

 

İşte; 2022 Türkiyesi’nde;

-Milyonlarca işsizimiz var!

-Bakmayın siz kürsüde atılan nutuklara; milyarlarca liramız her yıl faiz lobilerine oluk oluk aktarılıyor!

-Milyonlarca asgari ücretlimiz açlık sınırının altında ve geri kalan milyonlarca çalışanımız da ancak yoksulluk sınırının altında bir ücrete mahkum edilmiş!

-Emeklilerimizin durumu ise hepsinden vahim…

-Bugün bir telefon almak veya bir kafede oturmak bile kendisine lüks görülen evlatlarımız, siz iktidara geldiğinizde hayata gözlerini yeni açmıştı. Ne kabahati var bu gençlerin?

-60-70 yıllık ekmek teknelerini kapatan esnafımızın,

-Enflasyon nedeniyle çarşı-pazardan eli boş dönen ev hanımlarımızın,

-Kantinde istediğini alamayan çocuklarımızın ne kabahati var?

-Yoksulluk her geçen gün derinleşiyor!

“Bir test kitabı olmuş 100 lira, asgari ücretle çalışan babam nasıl alsın bunu?” diyerek, gözyaşları döken 14 yaşındaki liseli kızımızı dinleyince; nasıl duygulanmaz bir insan?

Böyle onlarca örnek var…

Artık ihalelerde yolsuzluk yapılıyor diyemiyoruz, adeta yolsuzluk yapmak için ihaleler yapılıyor.

Devlet borçlu, millet borçlu! Kamu borçlu, özel sektör borçlu!

Yanlış yatırımlarla var olan paralarımız, kaynaklarımız da betona gömüldü, geleceğimiz dahi ipotek altına alındı!

İnsanın yüreği yanıyor. Bir ülke, hem de Türkiye gibi bir ülke 20 yıl sonra bu hale nasıl getirilir?

Evet yollarımız, yüksek binalarımız, köprülerimiz, ihtişamlı devlet binalarımız, saraylarımız var.

Ama toprak insansız, insanımız da topraksız bırakıldı!

En bereketli topraklara sahip bir ülkede tarımı bitirdiler!

Eğitim denilince akıllarına bina geliyor, sağlık denilince de akıllarına yine bina geliyor…

Yatırım denilince akıllarına sadece ama sadece beton ve asfalt geliyor…

Eğitimde niceliği, niteliğe tercih ettiler!

“Diplomalı işsizler” kervanına her yıl yüzbinlerce yeni gencimiz katılıyor.

Dahası, ne eğitimde ne de istihdamda olan karamsar ve umutsuz on binlerce ev gencimiz var.

Mühendislerimiz motokuryelik, ataması yapılmayan öğretmenlerimiz süpermarketlerde kasiyerlik, İBF mezunu milyonlar ise AVM’lerde tezgahtarlık yapıyor.

Sağlıkta en iyi yetişmiş insanlarımızı bu ülkeye küstürdüler!

Düşünün siz; en iyi eğitimi alan en nitelikli insanlarımız, yoksulluk sınırında bir ücrete mahkum ve ağır çalışma koşullarında çalışmaya icbar ediliyor. Sonra da; “giderseniz gidin” deniliyor!

Böyle bir iklimde akademisyen kalır mı, doktorlar durur mu?

Peki ya Dış Politika!

Büyük Ortadoğu Projesi adım adım uygulanıyor. Yani Büyük İsrail Projesi sinsi bir şekilde yürütülüyor.

Birileri ise “normalleşmek” için sıraya girmiş!

İslam dünyası sahipsiz, coğrafyamız darmadağın…

Yeryüzü üzerinde kan ve gözyaşı oluk oluk akıyor, akıtılıyor…

ABD ile Rusya, NATO ile Şangay arasında adeta pinpon topuna dönen bir dış politika anlayışıyla hareket ediliyor.

Boyla, posla, sembolik fotoğraflar ve kürsülerden atılan süslü nutuklarla içeride bir algı oluşturuluyor.

Ama dışarda durum tam tersi…

Irak’ta katledilen milyonlarca Müslümanın sorumlusu kim?

Afganistan, Yemen, Keşmir, Filistin, Suriye, Doğu Türkistan’daki Uygur Türkleri;

20 yıl önce ne durumdaydı, şimdi ne durumdalar?

Coğrafyamızda sınırlar fiilen değişmiş, kendi sınırlarımız adeta kevgire dönmüş..

Milyonlarca mülteci oradan oraya savruluyor.

Ayrıca Adalar ve Kıbrıs tam bir çıkmazda!

Bugün başka meselelerde “diplomasi kahramanı” ilan edilenler ise;

20 yıldır tüm bu olup bitenleri ya seyretmiş ya da figüran olarak rol almış!

En vahim tablo, Ahlaki ve manevi tahribat!

Son olarak, belki de en vahim olan tabloya geliyoruz.

Nedir o? Ahlaki ve manevi tahribat!

“Önce Ahlak ve Maneviyat” diyerek yola çıkmış bir hareket olarak, bu manzara karşısında çok ama çok üzgünüz. Ahlaki değerlerimiz ayaklar altına alınmış.

Yalan, iftira, hakaret, kibir, şatafat… Gündelik hadiseler haline gelmiş.

İsraf, yolsuzluk ve rüşvet kanıksanmış. Ehliyet ve liyakat rafa kaldırılmış.

“Hırsızsa benim hırsızım, çalıyor ama çalışıyor.” cümleleri kurulur hale gelmiş.

Ve sözde alimler, sözde aydınlar da buna cevaz verir hale gelmiş!

İşte böyle böyle ahlaki çıpamız kaybedildi!

Ve daha neler neler kaybettirdiler bu ülkeye?!

Toplumu kutuplaştırarak, muhalefeti de mayınlarını kendinizin döşediği mayınlı arazilerde siyaset yapmaya zorlayarak ayakta kalmaya çalışıyorlar.

Ama bilin ki; o dönem kapandı artık!

Yeni dönem; kazanımlar üzerinden korkutarak siyaset yapılan değil, İstiklal Mücadelemizden bugüne tüm kazanımlarımızı her bir vatandaşımız için daha da ileriye taşıyacağımız bir dönem olacak.

Siyasi tarihimiz boyunca ne zaman Türkiye bir kapının ardına sıkıştırılsa, o kapıyı açan anahtar hep biz olduk. Ne zaman Türkiye, bir darboğaza girse; bizler devreye girerek buna bir son verdik.

1974’te, 75’te, 77’de, 91’de, 96-97’de,

Ve yarım asırı geride bırakan siyasi tarihimiz boyunca;

Biz, en doğru koalisyonları ve en faydalı seçim işbirliklerini yaptık.

Elimize geçen en ufak bir imkanı bile milletimizin hayrına olacak işlerle taçlandırdık.

“Maddi ve Manevi Kalkınma”mız adına çok önemli hizmetlere imza attık.

-“Önce Ahlak ve Maneviyat”ın,

-“Yerli ve Milli bir Duruş”un,

-“Üreten bir Ekonomi”nin,

-“Şahsiyetli bir Dış Politika”nın,

-“Tam bağımsız Türkiye”nin öncüsü ve sancaktarı biz olduk.

Tarihin ve milletimizin omuzlarımıza yüklediği sorumluluklardan asla kaçınmadık.

“Ne derler acaba?” diye hiç çekinmedik. Ve evet onu dediler, şunu dediler.

Fakat biz kararlı bir şekilde her daim yolumuza devam ettik. Çünkü bizler kolay olanın cazibesine hiçbir zaman kapılmadık. Rahata ve konfora değil, çileye talip olduk!

Çalışmalarımızı, ülkemizin getirildiği bu uçurumun kenarından çekip çıkarmak için kararlılıkla sürdürdük ve sürdürmeye devam ediyoruz.

İnsanımızın uğradığı hayal kırıklıklarını da ülkemizin problemlerinin ne denli derinleştiğini biliyoruz.

Ancak milletimiz müsterih olsun!

Zaman; kayıpları telafi etme, yaraları hızla sarma ve aydınlık yarınları hep birlikte inşa etme zamanıdır!

Yeni bir başlangıcın şafağındayız. Tarihi bir dönemecin eşiğindeyiz.

85 milyonun kazanacağı bir dönemi başlatıyoruz…

Kararlı ve Hazırız…

“Önce Ahlak ve Maneviyat” düsturuyla “Yaşanabilir bir Türkiye”, Yeniden büyük Türkiye”, “Yeni ve Adil bir Dünya” için yapacağımız tüm çalışmalarımızı Cenâb-ı Allah bereketli kılsın.

 

 

Haber

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.