Paylaş

 

Kaza geliyorum demez derler ama!

Der aslında, anlayana…

Çoğu zaman bir sürücünün kaza yapacağı ve ya büyük bir kazaya sebebiyet vereceği kilometrelerce önceden belli olur!

Kurallara uyulsa! Özellikle sürücülerden kaynaklanan kazalar önemli oranda azalır.

Ama uyulsa!

***

Araç bakımları da kuralına göre yapılsa araçlardan kaynaklanan kazalar da azalır ya neyse.

Kuralsız ve gelişine yaşayan bir toplumun parçası olduğumu bildiğimden ben de bir kaza olduğunda canımız sağ ise, kader deyip, Allah daha kötüsünden korusun deyip geçiştirenlerdenim.

O kocaman uzunlukta ki şehir içi belediye otobüslerinin dahi ralli araçları gibi kullanıldığı bir ülkede kader demekten başka da bir şey gelmiyor elimizden,

“Kader diyemezsin sen kendin ettin” öğüdüne rağmen!

***

Kazalarda sadece kazanın maddi ve manevi boyutu değil, kiminle kaza yaptığın da şansa kalmış bir durum.

Kötü bir insan ile kazaya karışırsan kazanın ve hasarın boyutu, araçlardan indikten sonra kazazedelerin davranışlarına bağlı olarak daha büyük adli vakalara, yaralanmalara Allah korusun ölümlere de dönüşebiliyor.

Haberlerde her akşam maalesef izliyoruz.

Erdemli ve öfkesini kontrol edebilen insanlar ile karşılaşma ihtimalin, şansına!

***

Geçenlerde önümdeki aracın önüne bir motorcunun kaskı düşünce aniden durdu, benim aracımda fren sistemleri bakımlı olduğu için zor da olsa durdum, ben durabildim ancak arkamda ki araç hızla akan trafikte böyle bir duruş beklemediği ve hazırlıksız olduğundan duramadı ve benim aracıma arkadan çarptı.

İstemezdik ama oldu, çarpan aracın sürücüsü nazik bir şekilde yanıma gelerek geçmiş olsun dileklerini ve mazeretini iletti.

Biz de her medeni iki insan gibi trafiği aksatmamak adına hızla olay resimlerini çekip tutanak için araçlarımızı güvenli bir yere çektik.

Her şey insani ölçülerde olmuş, hatta kaza yapan arkadaş ile ertesi gün evrak teslimlerinde samimi olmuş ileriye yönelik bir dostluk hukuku bile kurmuştuk.

Kaza bir dostluğa vesile olmuştu.

Ancak olaydan bir hafta geçmesine rağmen olay altı üstü bir tampon kazası olmasına rağmen sigorta sürecinde bir yol kat edilememişti.

25 yıllık hukukum olan kaportacı ustaya “ilk kazamı 25 yıl önce yaptığımda tanıştığım Kerim Usta mesleğinde çok iyi olduğu için hep aynı yere giderim” ertesi gün gereken tüm evrakları verdik.

Dosya hızla açıldı, ekspertiz sürecinin başladığı mesajı geldi 2-3 gün sonra dosyaya atanan ekspertin evrakları farklı şekilde istediğini belirttiler ve yine verdik.

Atanan eskpertin istediği gün ve saatte aracımızı servise götürdük

Üstünden 3-4 gün geçti ekspertin daha önce verdiğimiz ehliyet resimlerini fotokopilerini bu sefer faklı bir şekilde istediğini belirtti.

Bunun nedenini anlamadığımı evrakları defalarca whatsaptan, e postadan, hatta çıktı olarak da verdiğimi söyleyince!

Dosyana adanan ekspert’in zor biri biraz da ters biri olduğu, başka biri atanmış olsa altı üstü tampon kazası, işlemler çoktan biterdi ama korktuğumuz isim senin arabaya denk geldi kusura bakma ama süreç biraz uzar dediler!

Yanı sadece kaza ortamın, hasar boyutun, kazaya karıştığın sürücünün psikolojik sağlık durumu değil, kaza dosyana atanacak ekspertin de şansına kalmış.

Hani şansa yaşıyoruz bu ülkede diyorlar ya öyle.

***

Sanayi de ki ustaların da korktuğu ekspertler varmış, bunu da öğrenmiş olduk.

Demek ki kazamızın boyutu büyük olsa süreç ekspertin insafına göre!

Mağduriyet uzadıkça uzayacak.

Hal bu ki!

Ekspertin de bizim de “zorlaştırmayın, kolaylaştırın diyen” aynı dinin mensupları olmamıza rağmen”

Demek ki işin içine sadece görev ve sorumluluklar değil egolar da giriyor her işte olduğu gibi.

Mesele ego ve kibri yok etmek değil, edemeyiz zaten,

Mesele içimizde olan bu ego ve kibri yönetebilmek!

Başkalarının egomuzdan kibrimizden zarar görmesini engellemek olmalı.

Kendimizi görevimiz ile işini zorlaştırdığımız ustaların kazazedelerin yerine koyabilmek.

Bir ekspert ve ya hangi alanda birini yetiştirirsek yetiştirelim, o eğitimlerin içerisine insani öğretiler de katmalıyız.

Bir doktor acile gelen birinin sadece hastalığından değil, ruh halinden de biraz anlamalı, sadece tedaviyi değil süreci de yönetebilmeli, sonunda minnet ettirerek uğurlamalı hastasını,

Kazazedeyi, artık kendisine mecbur olan her kim ise.

İşte bunu adı üslup.

İnsanın bilgisi yeteneği kadar üslubu da doğru olmalı,

Bu yazıda yazdığım meslek te, olay da, sadece bir örnek,

Onun için isim ve detay yazmıyorum.

***

Her meslekten hepimize pay çıkar alırsak.

Sana da, bana da!

Demem o ki bir kaza anında bile süreç için tanıdıklar bulmak araya iktidar partili birilerini sokmak ihtiyacı olmamalı!

Her şeyde oturmuş bir sistem olmalı, her alanda.

Neymiş, 7 ila 14 gün arasında bir süreç hakları varmış?

Kaza anında eksperte ne gerek var o da ayrı konu, bence suiistimal olma ihtimali az durumlardan biri araç kazaları,

Devlet bile kendi raporunuzu kendiniz tutun diyor.

Olay yeri resimleri belli, zaten insanlar araçlarının trameri artmasın diye satarken değeri azalmasın diye en az parça ve maliyetle yapılması için elinden geleni yapıyor, değişim yerine düzeltme isteyen sayısı daha fazla.

Son 20 yılda tahsilimiz arttı, bilgimiz arttı, paramız arttı, imkanlarımız arttı, araç sayılarımız arttı köprülerimiz binalarımız yollarımız arttı ama suç oranlarında ki artış ve gözümüzün önünde yaşananlar da gösteriyor ki üslup erdem bilinç ve sağlıklı davranışlarda ciddi oranda azalma var.

Neden bilmiyorum ben tüm bunların öğrenci iken giydiğimiz siyah önlükten beyaz yakalıktan serbest kıyafete geçtikten sonra başladığımızı düşüyorum.

Kıyafetler serbest, saç sakal serbest derken derken…

Bu serbesiyetlik davranışlarımıza da sirayet etti.

Artık herkes serbest, herkes kendi kafasına göre, herkes torpilli, herkesin arkası var, herkes kendi kurallarını koyma kendini zorla da olsa kabul ettirmede mahir!

Ben ne yazacaktım konu nerelere vardı!!!

Deveye sormuşlar boynun neden eğri diye? İşinize bakın dönün kendinize bakın, aklınızı alırım demiş.

Sadece biz değil develer de çok değişti.

Yazı çok uzadı zamanınızı aldım hakkınızı helal edin.

İstersek, gayret edersek düzeliriz inşaAllah.

 

Siyah önlük beyaz yakalıklı döneme özlemle.

Haber

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.