Paylaş

 

Kırmızı ışıklara doğru yavaşlarken, her zamanki alışkanlıkla dikiz aynasından arkadan gelen araçlara gözüm takıldı.

  • Bacanak sıkı tutun, birazdan bize çarpacaklar dediğimde şaşırmıştı Murat hoca!

Arkamızdan gelen araçtaki karı koca sağlam kavga ediyordu, adam bir eliyle direksiyonu tuttuğu için tek eliyle dezavantajlı durumdaydı, kadın iki eliyle sağlam dövüyordu kocasını, yolu unuttukları çok belliydi, hazırlıklıydım bize vurmalarına, bacanağı da uyardım hazırlıklı olsun diye.

Sonrası malum, gümmmm.

Neyse cana gelmesin, inmedik zaten arabadan, kasko sigorta var nasılsa, onlar geldi özür dilemeye, bizde yaşça onlardan büyük olduğumuz için nasihatle karışık sakinleştirip yolladık, sevabına.

Konu neydi kim haksızdı sormadık, geleneklerimize göre zaten her zaman erkek haksızdır deyip kapattık konuyu.

***

Bu gün de biri araç sürerken direksiyonu dövüyordu hınçla, tek başınaydı araçta, galiz küfürler ile birilerine sövdüğü belliydi!

Belki de kendine kızıyordu!

San ki ah kafam, akılsız kafam der gibi sağ eliyle direksiyona vuruyordu, sol eliyle de direksiyonu sıkı sıkı tutuyordu.

Dikiz aynama böyle ilginç görüntüler takılıyor bazen.

Sonra çok sinirli ve kavgacı bir toplum olduğumuz geldi aklıma, sakin bir işimiz yok neredeyse!

Her işimiz savaşarak!

Savaşçı toplumuz ya, düşmanla savaşta değilsek birbirimizle,

İşimiz ile, eşimiz ile, hızımızı alamazsak kendi kendimizle!

***

Sabırsız toplumuz, her işimiz anında olmalı, sıra bekleme, bize göre değil, verdiğimiz kararlar da öyle,

Alelacele,

Doğ, büyü, oku, askere git, işe gir biriyle mi tanıştın hemen evlen!

Eee 1 yıl doldu hani çocuk!

Çabuk çabuk, hemen yapın bir iki tane…

Sonra onları besle, büyüt, doyur, sonra öl!

O değil, yemek yerken, namaz kılarken bile öyle, hızlı hızlı!

Ya bir sakin nedir bu acele!

***

Onun için iş kazaları, trafik kazaları, gelişmiş ülkelere oranla daha fazla ülkemizde!

Cinayetler de öyle!

Rakip firmaları bile düşman gibi görüyor bazı sektörler!

Onlardan alışveriş yapanlar cahil, ürünleri kalitesiz, çalışanları hain sanki, tövbe tövbe…

O değil, siyasette de böyle!

Ya bizdensin ya!

Neyse…

***

Hal bu ki dünyanın geçici olduğunu, ölümlü birer fani olduğumuzu, sultan Süleyman’a kalmayan dünyanın bize de kalmayacağını, dinimizin hoşgörü dini olduğunu, en önemli öğretilerinden birinin ölçülü olmak olduğunu!

Herkesten daha iyi biliyoruz ama, ne bileyim demek ki yaradılışımız böyle.

Demem o ki biraz sakinleşmek lazım,

Barışmak lazım dünya ile.

Kabul etmek lazım aileyi, evi, mahalleyi, haneyi!

Kabul etmemiz lazım, boyumuzu, kilomuzu, huyumuzu!

Zekamızı, yeteneklerimizi, geçmişimizi, geleceğimizi, gelirimizi!

Barışmamız lazım ne ile kim ile kavgalıysak!

***

Bunun için ilk önce kendi kendimiz ile barışmalıyız.

Kendisi ile kavgalı olanın savaşı bitmez.

Ben şahsen, kendimle barışmamın zamanı geldi diye düşünüyorum, yeter 47 yıldır verdiğim mücadele.

Klavyenin tuşuna sert basarak yazdığım yazıları sileceğim artık, tavsiye içermeyen yazıları okumayacağım, kavgacı sözler söyleyenleri dinlemeyeceğim, beni mutlu etmeyen yoran her şeyden her kesten uzak duracağım.

Çok harala gürele yaşadım, nefsim için çok kavga ettim, kendi kendimle,

Bundan sonra etmek istemiyorum, bence yeter, tadında bırakmak lazım.

Kalan ömrüm geçen ömrümden daha sakin daha güzel geçer inşallah.

İnşallah, sizin de öyle!

Çarşamba günümüz mübarek olsun, selam ve dua ile.

Haber

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.