Paylaş

Dünyanın dört bir tarafında birçok masum insanlar, özellikle de Müslümanlar zulme uğramaktadır. Özellikle Filistin, Doğu Türkistan, Arakan, Myammar’da tarihin görülmemiş zulümleri katliamları yapılmaktadır. İnsanların özgürlükleri, namusları, canları keyfi olarak uygulanan saldırılarla ellerinden alınmaktadır.

            Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulmetmez onu yardımsız bırakmaz ve onu hor görmez.” Buyurmuştur.

            Yine bir başka hadiste Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Kim bir kötülük ve haksızlık görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmiyorsa kalbiyle buğzetsin..” buyurmuştur.

            Peygamber Efendimiz böyle buyururken bugün dünya da Müslümanlar başta olmak üzere kimse yapılan zulümleri haksızlıkları görmemekte, adeta deve kuşu gibi kafalarını kuma gömmekteler.

            Bu zulümleri yapan kafirler topluluğu zaten güçlerini de işte bu İslam dünyasının suskunluğundan, pısırıklığından almaktadır.

            Müslümanlar olarak sadece bir araya gelerek milli sporumuz olan kınamadan öteye gidemiyoruz, gitmiyoruz. Hatta bu durumu şova dönüştürmekteyiz. Birçok insanı görüyor, denk geliyorum. Filistin için yürüyüşe, mitinge gidiyor. Sanki gezmeye bir yere gitmiş gibi gülerek, sırıtarak poz veriyor. İşte böyle bir araya gelip poz verip, kınayıp evlerimize dağılıyoruz. Evlerimize dağılırken de maalesef hala Müslüman mazlum kardeşlerimiz zulme uğramaya, şehit olmaya devam etmektedir. Zira kafirler topluluğu bizleri takmıyorlar. Bizim kınamamız onların umurlarında bile değil. Onlarda biliyorlar bizi çünkü. Kınamaktan öteye gidemeyeceğimizi.

            Bir yandan zalimleri kınarken, diğer yandan o zalimlerle iş tutmaya devam ediyoruz. Kurtla bir olup kuzuyu yiyip, sonra koyunla birlikte oturup ağlıyoruz adeta.

            Müslümanlar olarak artık gerçek anlamda uyanmalıyız. Mazlumun yanında, zalimin karşısında hakkıyla durmalıyız. Bizler zulmü durdurmak için sıfırdan bir donanma hazırlayıp zulmü durdurmak için seferber olan Osmanlı’nın evlatlarıyız. Bunu bilmeli buna göre davranmalıyız.

            Yüce Rabbimizin şu emrine kulak asmalıyız. “İçinizden sadece zulmedenlere dokunmakla kalmayacak olan bir musibetten sakının ve bilin ki Allah’ın cezası çok şiddetlidir.”  Buyurmaktadır Enfal Suresinde.

            Dünya da bunca zulüm arşa çıkmışken, sahillerimize masum bebeklerin cesetleri vururken bizler susarsak, sadece şov yaparsak, bir şeyi yapıyormuş gibi yaparsak Allah’ın azabı bizi de bulur. Cenabı Allah yarına kor, ama asla kimsenin yaptığını yanına koymaz.

            Rahmetli Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın her zaman dediği gibi İsrail ve diğer zalimler kınamaktan asla anlamazlar. Aksine tokattan anlarlar.

            İslam dünyası olarak ne zaman hakkıyla birlik olup, tokadımızı zalimin suratına yapıştırırsak, işte o zaman bu zulümler son bulacaktır. Çünkü kafirler topluluğu korkaktır. Onlara höt desek kaçacak delik ararlar.

            Terörist İsrail’in başbakanlarından bir şahıs, Kuran’ın yazdığı Müslümanlar gelirse o zaman düşünürüz demiş idi. Demek ki bizler Kuran’ın bizden olmamızı istediği Müslümanlar hala olamadık. Bizler Kuran’ı Sünneti hakkıyla uygulamak zorundayız, hakkıyla iman etmek ona göre yaşamak zorundayız. Zira İslam sadece namazdan, oruçtan ibaret değildir. Dünyadaki haksız sisteme karşı durmak, onu yıkıp yerine hakkın hakim olduğu bir düzeni sistemi kurmak da Müslümanlığın, İslam’ın gereğidir. Dünya bizi, bizim uyanmamızı bekliyor. Uyanalım ve Yer yüzünde hakkı hakim kılalım. Dünyaya barışı getirelim.

            Allah bu uğurda mücadele eden tüm geçmişlerimize rahmet eylesin. Hayattakilerin de yar ve yardımcısı olsun. Kimsenin ezilmediği bir dünyaya erişebilmek dileğiyle.

 

Haber

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.