Paylaş

 

18-19 yaşlarındaydım, mahalleden tanıdığım ara sıra sohbet ettiğim bir abi durakta oturmuş otobüs bekliyordu.

Gözlerinin içi kızarık, bakışları donuk ve öfkeli idi.

İzmit’e gideceğim için durağa geçerek yanına oturdum.

30’lu yaşlarda kendi halinde, büyük küçük bilen selamı sabahı olan iyi bir insandı X abi.

Selam vererek halini hatırını sordum.

  • İyi değilim dedi!

Hayır olsun inşallah dediğimde.

Mahallede son günlerim, nasıl olsa duyacaksın, şimdiden bilmende sakınca yok, bir iki güne kalmaz karımı öldüreceğim dedi.

Hatta, tabanca nasıl bulurum diye sordu.

Ben de, tabanca kolay, sen yengeyi neden öldüreceksin onu söyle diye samimi bir ses tonu ile sordum.

***

Siz bilmiyorsunuz biz bir yıl önce boşandık, memleketine gitti çocukluk arkadaşlarım görmüş biri ile geziyormuş, evleneceğiz falan diyormuş!

Namusumu iki paralık ettirmem, ben ona boşanırken söylemiştim, ya benle ya hiç kimse ile diye!

Anlaşılan beni ciddiye almadı, namusumu temizleyeceğim, o toprağa ben içeriye, kader böyle imiş, sen silah konusunda bir akıl ver para mühim değil diye yineledi.

Ben de ona! Ayrıldıktan sonra hiçbir kadın eski eşinin namusu sayılmaz.

Hiçbir planlı cinayet kader, katil de kader mahkumu sayılmaz!

Nasıl ki ayrılan erkek başka kadın ile gezebiliyor, nişanlanabiliyor, evlenebiliyor, bu kadının da hakkı.

Yanlış bir tavrı varsa senin arkadaş sandığın sözde insanlar, babasına annesine söylemeli, sen ilişiği kestikten sonra sana karşı bir sorumluluğu olmadığı gibi, toplum nezdinde de en fazla senin eski eşin diye anılır!

Sana söylemeleri bile yanlış!

Onlar senin gerçek dostların değil.

Onu öldürerek hem günah işlersin, hem kendi hayatını karartırsın hem de çocuklarını annesiz babasız bırakırsın, çoklu bir yanlışın müsebbibi olursun dedim!

Dinimizde nikah akdi olduğu gibi akdin sona ermesi de var, her ayrılan karısını öldürse doğru olur mu? Diye sorduğumda duruldu!

Ne şimdi yani benim o benim namusum değil mi? Dedi şaşırarak!

Elbette değil, dedim.

Hem bak sana iyilik te yapmış ayrıldıktan sonra memleketine gitmiş, daha ne olsun, aynı şehirde hatta aynı kurumda aynı iş yerinde kendisine yeniden hayat kurabilen pek çok inançlı ve medeni insan var.

Ayrıldıktan sonra yeniden evlenmek hem kadının hem de erkeğin en doğal hakkı, benim yaşımı küçük bulur sözüme itimat etmezsen dini bilgisine güvendiğin bir büyüğe sor diye öğütledim.

***

Kendisine güvenen,

Kendi kendine yetebilen,

Akli dengesi yerinde,

Bilinçli, şuurlu, İradeli…

Medenilik kültür insanlık bir kenara, Allah korkusu olan imanlı biri böyle bir şey aklının ucundan geçirmez!

Siz anlaşamamış boşanmışsınız, seni aldatmış olsa bile senin onu öldürme hakkın yok!

***

Sadece ülkemizde ve geçmişimizde de değil, bizim dışımızda ki tüm İslam devletlerinde böyle nice boşanmalar, boşandıktan sonra evlenmeler, kadıların şeyhülislamların verdiği nice hükümler var diye, aklıma gelen tüm doğruları sıraladım.

Sağ olsun bizim 95 evler otobüsü de geç geldiğinden, sohbet etmek için epey vaktimiz oldu.

***

Demem o ki o gün benim yerimde “yanlış düşüncelere sahip” başka biri olsa idi belki de X abi cezaevinde, eski eşi mezarda çocukları kim bilir ne travmalar yaşayacaktı.

Her gün her gün eski eş, boşanmış eş cinayetleri toplumsal bir yara oldu, geçenlerde Ocağımızın gelecek vadeden gençlerinden Oğulcan Kardeşimiz, annesi ve kız kardeşi de babaları tarafından katledilerek bir aile faciasının kurbanı oldular!

Ruhları şad olsun.

Gelin Millet olarak bu işe bir dur diyelim, özellikle ilkokullarda ki müfredatlara güncel sorunlarımıza dair, gerçek değerler eğitimi dersleri koyalım.

Bu derslere, yaşantısı anlattığı ile tutarlı öğreticilerin girmesini sağlayalım.

Evlendikten sonra boşanmayı, ortak iş kurmayı yürümez ise ayrılmayı, küsmeyi barışmayı, ayrılıklara tahammül etmeyi öğretelim.

Son 20-30 yılda dindar nesil hayali kurduğumuz toplumumuz maalesef zıvanadan çıktı,

Acı tablo ortada!

Gelin anaokullarından ilkokullardan başlayarak neslimizi kurtarmak için çocuklarımıza sözde dindarlık adı altında arap ve bedevi kültürünü, sözde modernleşmek adı altında avrupa yozlaşmasını değil,

Türkleşmeyi, İslamlaşmayı, Muasırlaşmayı, Uygarlaşmayı öğretelim.

İnşallah.

***

24 Kasım öğretmenler günü vesilesi ile üzerimde büyük emeği olan merhum babam Öğretmen Gencer Demir ve ahirete göçmüş tüm Öğretmenlerimizin ruhuna bir Fatiha okursanız çok memnun olurum,

Selam ve dua ile.

Haber

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.