Paylaş

Esnafın düşük cirodan, memurun az maaştan, işçinin çok işten, patronun maliyetlerden yakındığı olurdu!

Bu gününden emin olan, geleceğinden…

Az gezen, halinden…

Çok gezen, yorgunluktan…

Keyifsiz olan, sağlığından…

Alabilen, çeşit azlığından…

Alamayan, pahalılıktan…

Hiçbir şey bulamayan da karısından, kocasından, kaynanasından yakınır dururdu …

***

Kışın çok soğuk, yazın çok sıcak der, işimize gelmeyen insanlara mesafeli durup, merhaba etmek için elimizi uzatmaktan imtina ettiğimiz anlar olurdu(!)

Ölümün hayırlısı derdi büyükler!

Hayırlı ölüm olur mu diye düşünürdük…

Gördük.

***

İlk kez kimse malıyla mülküyle makamıyla parasıyla övünemiyor, herkes endişeli, en çok ta olan…

Parası olan, makamı olan, işleri yolundan olan, sağlığı yerinde olan daha endişeli, çünkü kaybedecek çok şeyi var!

Onun içindir ki kimse eksiğiyle noksanıyla korkusuyla da yüksünmesin.

Neydik ne olduk!

Hiç bir şeyin garantisi yok.

Yapılmış bütün planlar alt üst!

***

Şimdi gün birlik olma günü, şimdi gün olanın olmayanı hatırlama günü, şimdi gün, varlıklının ihtiyaçlıyı arayıp bulma günü…

Şimdi gün; affetme barışma hoş görme uzlaşma günü(!)

Şimdi gün laf sokma, açık arama, küfür etme, suçlama, engel olma, taş koyma günü değil(!)

“Tabi bunları normal sade vatandaşlar için geçerli, siyasetçilerimiz, bildikleri gibi devam edebilirler, onlar zaten her şeyden muaf, dokunulmazlıkları da olduğu için bizimle bir değiller elbet te, yaptıkları ve yapacakları her şeyin muhakkak haklı gerekçeleri vardır(!)”

Biz bilemezsek de taraftarları muhakkak bildirirler(!)

***

Bizim yazdığımız çizdiğimiz bizim ve bizim gibi sade vatandaşlar için geçerli!

Bu yazdıklarımı okuyorsanız lütfen etrafınızdaki ihtiyaç sahiplerini siz bulun, kimsenin sizden bir şey istemesini beklemeyin, siz arayın, siz sorun, siz düşünün, siz dertlenin…

Varsa eksiği olan yardım ederiz, üzerimize düşen neyse yaparız edebiyatı yapmayın.

Nasıl ki günü geldiğinde hepimiz kuzu kuzu cezamızı, vergimizi, borcumuzu, kredimizi ödüyoruz, bu da Allah için toplumsal yükümlülüğümüz!

***

Barışmak için de size adım atılmasını beklemeyin, siz arayın, siz adım atın, siz barışın, gerekirse özür dileyin, sevap point sizin hanenize yazılsın…

Bırakalım eleştiriyi, bırakalım siyaseti, bırakalım açık aramayı, sanal konferansları, istagram dan canlı yayınları, kısaca karın doyurmayan işleri bırakalım, hepimiz üzerimize düşeni kendinize yakışanı yapalım…

***

Gün halden anlama günü.

Bırakalım iskit Türklerini dert edinmeyi, aç Türkleri dert edinelim

Bırakalım laikliği, flama bayrak korumayı, yoksulu fakiri koruyalım.

Bırakalım istifa eden bakanları dert edinmeyi, iflas eden esnafı dert edinelim.

***

Bu kötü günler bitip hayat normale dönünceye kadar aylık düzenli geliri olan herkes etrafını gözetmek, işinden olan, işi bulamayan, maaş alamayan, kira ödeyemeyen, evinden çıkamayan, maddi desteğe ihtiyacı olan insanları aramak bulmak gözetmek zorunda.

Her şeyi devletten beklemeyin.

Bu kötü günler bitip hayat normale dönünceye kadar herkes aynı partili, aynı memleketli, aynı takımlı gibi davranmak zorunda.

İdeolojik kavgalara, seçim-oy-rant hesaplarına, moral bozan bilgilere kimsenin ihtiyacı yok.

Endişe verici bilgiler, resimler, videolar paylaşmayın.

Aile içi şiddet arttı…

         Sokağa çıkma yasağı olduğunda kapıya gelen her ekmek arabasında seyyar pos veresiye defteri olmayabiliyor!

Zaman Andersen’den masal güncelleme zamanı değil!

Böyle günler göreceğimizi hiç birimizi tahmin edemezdik…

Ama gördük!

Ve kim bilir daha neler göreceğiz.

Sözün sonu.

Ey insan titre ve kendine gel.

Haber

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.